“Ben Gülüzar. Gülizar, gül yanaklı demektir ama Gülüzar olunca bir anlamı olmuyor. Bu ülkede kadın olarak var olmaya çalışmak gibi belki
de!”Böyle tanıtıyor Gülüzar kendini. Dokuz yaşındayken tutmaya başladığı günlüklerle giriyoruz onun dünyasına. Yılar içinde yakılan,
yırtılan, yok edilen günlüklerden saklayabildiği kadarıyla paylaşıyor iç dünyasını, muhafazakâr ailesini, mahalesini, yüreğindeki ilk
kıpırtıları, büyüme sancılarını… Ve alabildiğine sorguluyor her şeyi o muzip diliyle, hiç sakınmadan. Aileyi, inancı, ülkenin gündemini
belirleyen olayları, çoğu zaman hepimizin elini kolunu bağlayan âdetleri… “Neden” diye soruyor, “başkaları sinemaya rahatça giderken, ben
ancak yalan söyleyerek gidebiliyorum? Neden erkek arkadaşımla konuşurken birileri görecek diye ödüm patlıyor? Neden arkadaşlarım liseye
giderken, ben gidemiyorum?” Ve ardından isyan geliyor elbete: “Sanki gerçek dünya Cine5’teki şifreli filmler gibi. Bize hep şifreli yayın,
zenginlere hep net görüntü!”Hepimizi kıskıvrak yakalayan her şeyden kaçmak istiyor aslında Gülüzar. Mahalelerden, ailelerden, şarkılardan,
türkülerden, hata bazen kadınlığından bile. Batı’ya olan acemi hayranlığıyla, özgürlüğe olan düşkünlüğüyle, kendi kendine, muzipçe
sesleniyor: Run Gülüzar Run… Koş Gülüzar koş! Biz de arkasından bağırıyoruz: Aç kanatlarını Gülüzar, kolay olmasa da aç! Uç Gülüzar uç!
Ayşegül Kocabıçak 197 yılında Ankara’da doğdu. Öykü ve yazılarıçeşitli dergilerde yayımlandı.Ölüm Vardiyası, Kadın Sesi Kâğıda Düşerse,
Pati Öyküleri, Türkiye Hikâyelerini Anlatıyor isimli seçkilerde öyküleriyle yer aldı. Dilsiz Anelerin Sesiz Çocukları’nda yer alan
“Olmaz mı?” isimli öyküsü Soma Mekânsızlar Tiyatrosu tarafından Para ile Satılmaz adlı tiyatro oyununun yazımında kulanıldı. Halen Ankara’da
yaşayan yazar Aybüke ve Ahmet Berk’in anesidir.Yayımlanan kitapları:Aşk Bu (2013), Dilsiz Anelerin Sesiz Çocukları (2015), Ben Söylemem
Sen Anla (2016).