Hosça kalin demek için yanlarina gittigimde, Gatsby’nin yüzüne o saskin ifade yeniden oturmustu, sanki su anki mutlulugunun niteligine dair belli belirsiz bir kusku olusmustu içinde. Neredeyse bes yil! O ikindi bile Daisy’nin onun rüyalarina yeterli gelmedigi olmustur; kizin kabahati degildi bu, adamin hayal dünyasinin muazzam gücünden kaynaklaniyordu. Hayal dünyasi Daisy’nin önüne geçmisti, her seyin önüne… Kendini yaratici bir tutkuyla içine atmis, her seferinde üstüne eklemis, yoluna çikan her parlak tüyle onu allayip pullamisti. Bir adamin yüreginde biriktirdigiyle ne bir ates ne de bir yenilik bas edebilir. (…) “Yerinde olsam üzerine fazla gitmezdim.” diye lafa girdim. “Geçmisi geri getiremezsin.” “Geri getiremez miyim?” diye bagirdi kuskuyla. “Elbette getirebilirim!” Çilgin gözlerle etrafina bakti, sanki geçmis, evinin gölgesinde bir yerlere saklanmisti, elini uzatsa degecekti. “Her seyi eskisi gibi ayarlayacagim.” dedi, basini kararlilikla sallayarak. “Görecek.” Uzun uzun geçmisten bahsetti; bir seyleri telafi etmek istedigini anladim, belki kendisindeki bir seydi bu, Daisy’yi sevme ugruna harcadigi seydi. Hayati o zamandan beri karisik ve darmadagindi. Ama eger basa dönebilirse ve her seyi yavastan alirsa o seyin ne oldugunu bulabilirdi… “Muhtesem Gatsby”, bes yil önce fakir bir gençken kendisini terk edip zengin biriyle evlenen eski sevgilisi Daisy’ye ulasmak, geçmisi geri getirmek isteyen ve bu amaca erismek için pek çok sey yapan simdinin zengin Jay Gatsby’sinin hikâyesini konu ediniyor. Daisy, sahsinda gelecegi, umudu, “Amerikan rüyasi”ni tasiyor Gatsby için. 1920’lerdeki o isiltili Caz Çagi harika betimlemelerle anlatilirken bu asirilik ve gösteris dünyasinin içinden Amerikan toplumu ve bu toplumun dönüsümü ince ince islenerek yansitiliyor. Daha az göster