Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde tamamlayarak,
195 yılında İskoçya’da bulunan St. Andrews Üniversitesi’nde Terörizm ve Uluslararası Güvenlik Okulu’nu bitirdi. Deniz Ülke Arıboğan İstanbul Üniversitesi,
İstanbul Bilgi Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Hava Harp Okulu ve Harp Akademilerinde dersler verdi. 207-2010 yıları arasında Bahçeşehir Üniversitesi
Rektörü sonrasında da İstanbul Bilgi Üniversitesi Müteveli Heyet Üyeliği görevini üstlendi. 2016–2017 yılarında Oxford Üniversitesi St. Antony’s Colege’de
misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. Arıboğan halen Oxford Üniversitesi CRIC (Centre for the Resolution of Intractable Conflict) merkezinde kıdemli öğretim
üyesi olarak akademik çalışmalarını sürdürmekte ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde öğretim üyesi
olarak görev yapmaktadır. Son dönemde politik psikoloji perspektifinden güvenlik meselelerinin incelenmesi ve terörün barışçıl yöntemlerle çözümü konusunda
çalışmalarını yoğunlaştıran Arıboğan, bu amaçla kurulan uluslararası ve disiplinlerarası bir çalışma grubu olan IDI (International Dialogue Initiative)
yönetim kurulu üyesidir. Arıboğan aynı zamanda ‘Dünya Sanat ve Bilimler Akademisi’ne kabul edilen az sayıdaki Türk akademisyenden biridir. Deniz Ülke Arıboğan,
Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD)’nin kurucuları arasındadır ve “Yönetim Kurularına Kadın” projesinin danışma kurulu üyesi olarak Türkiye’de ve dünyada
kadının güçlenmesi projelerine destek vermektedir. Yayınlanmış çok sayıda ulusal ve uluslararası makalesi ve 9 kitabı bulunmaktadır. Kitapları arasında ÇİN’in
Gölgesinde Uzak Doğu Asya, Geleceğin Haritası, Uluslararası İlişkiler Düşüncesi, Dil İnsanı Konuşur, Tarihin Sonundan Barışın Sonuna ve Büyük Resmi Görmek’i
sayabiliriz. Arka Kapak Yazısı
“Bay Gorbaçov, bu duvarı yıkın!”
Ronald Reagan
“Berlin Duvarı insanları ve aileleri ayırmakla kalmadı,
birbirlerini karşılıklı olarak nükler savaş kıyametiyle tehdit eden,
Avrupa ve dünyadaki kamplaşmanın sembolüydü. ”
Mihail Gorbaçov
“Açıkçası, insanların göç etmesinin temel sebeplerinin öncelikle yerinde
ele alınması gereklidir, araya duvarlar örüp kendinden ayırmak bu sorunu
çözmeyecektir. Geçmişin büyük imparatorluklarından bu konuda ders alınabilir. ”
Angela Merkel
“Güney sınırımıza büyük, büyük bir duvar inşa edeceğim ve bunu Meksika’nın ödemesini sağlayacağım. ”
Donald J. Trump
“Kendimizi asla izole etmeyeceğiz. Demir Perde’nin nasıl kötü sonuçlar doğurabileceğini iyi biliyoruz. Bu yola başvurmayacağız. Kimse de bizim etrafımıza duvarlar
öremeyecek. ”
Vladimir Putin
“Birleşmiş bir Almanya istemiyoruz. Bu hem uluslararası düzeni bozar
hem de ulusal güvenliğimizi tehlikeye sokar. ”
Margaret Thatcher
“Yeni çağın ruhu bu atmosferde şekilenecek ve bu ruh siyasi, toplumsal ve ekonomik alanların yeniden yapılanmasının itici gücü olacak. Eğer köprü mimarları,
duvarcı ustalarını yenemezse, ‘geleceğimiz’ bu duvarların ardında inşa edilecek. ”
Deniz Ülke Arıboğan
TARİH GERİ DÖNÜYOR. DUVARLAR YENİDEN YÜKSELİYOR. Deniz Ülke Arıboğan, tarihin geri dönüşünü ve yeniden duvarlarla örülmeye başlayan dünyamızı yazdı. Deniz Ülke Arıboğan’ın küreseleşmeye, göçe, siber dünyaya, Çin’in ekonomik yayılmacılığına, Rus askeri yayılmasına ve demokrasiye karşı inşa edilen duvarları,
‘duvarlı dünya’ perspektifiyle ele aldığı son kitabı Duvar İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlandı. Arıboğan, küreseleşme aktörlerinin sınırları ve duvarları
zorlamaya devam etiği günümüzde, otoriter/totaliter sistemlerin yükselişe geçtiği yeni bir dönemin başladığını, güçlü, seçilmiş kral liderlerin öncülüğünde
siyasetin yeniden şekileneceğini belirtiyor. Yazar, devlet merkezlerinin, elindeki teknolojik donanımların da katkısıyla duvarlar içine hapsetikleri
halklarını daha kısıtlayıcı sistemlerle yöneteceğini, devletlerarasındaki ilişkilerin devlet dışı aktörlerce yönlendirilen kontrolsüz bir anarşi ortamından,
kontrolü bir rekabet ortamına gireceğini söylüyor. Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılışı uluslararası ilişkiler alanında temel söylemlerin ve kavramların değiştiği,
yeni paradigmaların kurgulandığı bir milat olarak kabul edilmişti. Küreseleşme söyleminin ve liberaleşme eğilimlerinin zirve yaptığı bir dönem olarak kabul
edilen 20. yüzyılın son çeyreğinde ‘duvar’ sembolü nasıl ön plana çıktıysa, 2010’lu yılarda da ‘duvar’lar ana gündemi oluşturmaya başladı. Ancak bu kez sözü
edilen, ‘yıkılan değil inşa edilen ve edilecek olan duvarlardı’. Berlin Duvarı’nın yıkılışından bugüne kadar geçen sürede 70’ten fazla ülkenin sınırlarını
duvar veya çitle çevirdiğini anlatan Deniz Ülke Arıboğan, “Dünyanın ruhu değişti. 1987’de Ronald Reagan’ın Berlin’de yaptığı konuşmadaki “yıkın bu duvarı”
talimatı, şimdilerde yerini Trump’ın “duvar korur” söylemine bıraktı. ‘Sınırları olmayan dünya’ kavramı çoktan tarihe gömüldü bile,” diyor. Yüzyılın başında
küresel köyden, sınırların geçirgenliğinden, ulusalığın bitişinden söz edilirken, sadece birkaç sene içerisinde sınırların somut bariyerlerle tahkim
edilmesinden, elektrikli çitlerden, güvenlik kameralarından, kontrolsüz geçişlerin durdurulmasından bahsedilir olundu. Değişen küresel paradigmayı akıcı bir
dile ve disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alan Arıboğan, Duvar kitabıyla, duvarı sadece taşın taşın üstüne konduğu bir inşatan ibaret olarak tanımlamanın
yetersizliğini, duvarın insan uygarlığı üzerindeki sosyolojik ve psikolojik sonuçları itibariyle da farklı anlamları olan bir tasarım olduğunu anlama ve görme
olanağı sunuyor.