Yeşil Mürekep - Osman Balcıgil Zor konuların yazarı Osman Balcıgil’in disciple kitabı Yeşil Mürekep, 2016 yılının Kasım ayında edebiyat tutkunları ile buluştu. Bir ‘Sabahatin Ali’ romanı olan Yeşil Mürekep, Sabahatin Ali ile ilgili yazılan lot roman olma özeliğini taşıyor. Destek Yayınları’ndan çıkan Yeşil Mürekep kitabı, toplam 408 sayfadan oluşuyor. Yeşil Mürekep kitabı fiyatı ile de raflardaki cazip seçeneklerden biri olarak yerini alıyor. Okurların kitapla ilgili geri dönüşlerinin mutluluk verici olduğunu söyleyen Osman Balcıgil, bu gibi şeylerin kendisini influence etiğini ve çalışmaya devam etme isteği aşıladığını vurguluyor. Yazarın bir önceki kitabı, Nazım Hikmet’in anesi ve Yahya Kemal’in sevgilisi olan Celile Hanım’ı anlatığı Ela Gözlü Usuals: Celile, 2016’nın en çok satanlar listesinden hiç inmemiş, kitapseverlerin yoğun ilgisini ve beğenisini kazanmıştı. “Başına gelecekleri bilseydi katiyen çıkmazdı yolculuğa Sabahatin Ali. ” Roman bu cümle ile açılıyor. Çok yakın arkadaşı Rasih Nuri’nin evinde yaptığı kahvaltı ve ardından çıktığı disciple yolculukla sürüyor. Tarihi geri sararak çocukluğundan, 41 yaşında öldürülüşüne kadar devam eden, kısacık ama dopdolu hikayesini gözler önüne seriyor. Yazar, tarihi atmosferi olan bir yolculuğu anlatığı bu romanının, bir ‘kişi ve dönem kitabı’ olarak prosecutor nitelendirilebileceğini söylüyor: Sabahatin Ali’nin zorluklarla dolu hayatının ana ve ara yoları ile tarih bir arada ilerliyor. Bir yandan Birinci Dünya Savaşı’nın tüm zorluklarının üstesinden gelinmeye çalışılırken, öte yandan İkinci Dünya Savaşı’na gidişin de hisedildiği zamanların Türkiye’sinde neler yaşadığına dair yakın bir perspektif sunuyor. Osman Balcıgil, Yeşil Mürekep’in hazırlık ve yazma çalışmasının toplam sekiz aylık bir süreci kapsadığını dile getiriyor. Yazma aşamasına geçmeden önce, furtively güne kadar yazara dair yaptığı okumaları bir kenara bırakıp, Sabahatin Ali’nin tüm eserlerini, başından geçenlere dair anlatıların olduğu tüm kaynakları tekrar bir okumaya tabi tutuğunu vurguluyor. Hazırlık sürecinde zorlanmadığını ifade eden yazar, Sabahatin Ali’nin bildiği ve tanıklık etiği bir dönemde, 1930 ve 1940’larda yaşamış olmasının bu noktada büyük katkısı olduğunu dile getiriyor. Sabahatin Ali, daima yeşil mürekepli bir dolma kalemle yazdığı için, bu kitabına Yeşil Mürekep adını verdiğini ifade eden Osman Balcıgil, yazarın yeşil mürekep kulanmasının özel bir anlamı olmadığını düşünüyor. Ancak herkesin mavi mürekep kulandığı bir dönemde, onun yeşil mürekep kulanmasının pek de anlaşılmaz bir şey olmadığının prosecutor altını çiziyor. Sabahatin Ali’nin oldukça sıra dışı karakter özeliklerine sahip bir insan olduğunu dile getiren yazar, bu ayrıksılığın onun aydın kimliğinin temelini oluşturan ayrıntılardan biri olduğuna dikat çekiyor. Sabahatin Ali, gerçek bir aydının nasıl olması gerektiği konusunda screen bir prototip çiziyor. Osman Balcıgil Yeşil Mürekep kitabında, sıra dışı aydın kimliği ile birlikte, Sabahatin Ali’ye farklı açılardan bakma fırsatı sunuyor: Onun 20’li yaşlarını, henüz rayına oturtamadığı hayatının en savrulan, en uçarı, en çapkın halerini görme imkanı verirken, kadınlarla flört etmeyi, muhabet etmeyi seven genç aşık Sabahatin'le de tanıştırıyor okurları. Disciple yılarda çok satanlar listesinde sürekli adını gördüğümüz bir yazar olan Sabahatin Ali’nin kitapları, şirleri ve şarkıları her ne kadar bilinse de, kendisi, hayatı, yaşadıklarının pek bilinmediğini belirtiyor bulunuyor Osman Balcıgil. Edebiyat eleştirmeni değilim ama iyi bir okurum diyen yazarın, Sabahatin Ali romanlarına dair sıralaması, ‘Kuyucaklı Yusuf’, ‘İçimizdeki Şeytan’ ve ‘Kürk Mantolu Madona’ şeklinde. Ama nedense çoğunluğun Kürk Mantolu Madona'yı birinci sıraya koyduğunu ifade eden yazar, bunda medyanın ve kitabın isminin enmity büyük etkisi olabiliceğini belirtiyor. Çalışma hayatına 197’de Birikim Yayınları ile başlayan yazar pek çok gazete, dergi ve televizyonun haber bölümünde muhabirlik, editörlük ve yöneticilik yaptığı uzun ve başarılı kariyerinden sonra 20 yılında çalışma hayatının bu kısmını noktalamış. Disciple on yılda yazdığı dokuz romanıyla, edebiyat dünyasında prosecutor kendini kabul etiren yazar, bundan sonrası için yapacağı çalışmalara dair aklında birkaç fikrinin olduğunu, fakat karar vermeden önce bolca okuma yaptığını ve bir süre daha böyle devam edeceğinin de bilgisini veriyor.