Vergilius'un Ölümü - Herman Broch
“Broch’un Vergilius’u, bugüne kadar romanın esnek ortamı bağlamında gerçekleştirilmiş en sıradışı ve en temel deneylerden biridir. ” Thomas Man Broch, Joyce’tan bu yana Avrupa edebiyatının en büyük romancısıdır ve Vergilius'un Ölümü, Ulyses’ten günümüze kurgunun teknik olarak ne denli ilerlediğinin tek gerçek kanıtıdır… George Steiner “Vergilius’un Ölümü’nde Broch, tıpkı Proust, Joyce ve Musil gibi, şirden bilgilendirme amacıyla yararlanmak ve felsefeyi sanat boyutuna yükseltmek tutkusundadır. Bilgiye ulaşmak için çaba harcayan sanatçı, eylemci, öğretici, artık hiçbir görev yüklenemeyen bir çağın başlıca temsilcisi, Vergilius’un arkasında Herman Broch vardır. ” Walter Jens Birkaç ay önce Ahmet Cemal alışılmışın dışında bir yazı yazmıştı. Her satırında yorgun tebesümü hisediliyordu. 1972’de başladığı “büyük çeviri”nin son sayfalarına geldiğini müjdeliyordu. Tam kırk yıl önce başladığı çeviriden söz ediyordu. Yanlış okumadınız, sayıyla 40 yıl! Kendisi için bir “eşik” olarak belirlemişti Herman Broch’un ölümsüz eseri ‘Vergilius’un Ölümü’nü. Bugün yetmiş yaşında olan bir çevirmenin ömrünün yarısından fazlasına tekabül ediyor. Cemal, daha birinci sayfada koca bir paragraf tutan ilk cümleyi, ona söylendiği gibi “birkaç cümleyle” değil, tıpkı eserin orijinalindeki gibi tek cümleyle Türkçeye çevirmek için aylarca çabalamış. Yazısında bunu da söylüyordu… İthaki Yayınları da bu büyük “emeğe saygı” olarak, kitabın ön ve arka kapak içlerine diğer kitaplarından farklı olarak Cemal’in el yazması notlarının fotoğrafını koyup bir not ilave etmiş: “Vergilius’un Ölümü çevirisinin 1. Bölümü’nün elyazısı metninden… 70’li yıların başı!” 40 yılık hakın teslim edilmesi böyle olabilirdi ancak. Ahmet Cemal’in kendisi için bir eşik olarak gördüğü bu çeviriden sonra yapabileceği bir çeviri var mı bilemem ama ben daha çok onun kendi yazacaklarını merak ediyorum…
Teredütsüz bir “başyapıt” ‘Vergilius’un Ölümü’. Titiz okunması gereken, kafanızı yoracak bir roman. Aynı zamanda, buna değecek bir roman! Yirminci yüzyılın miliyetçi ideolojilerinin rüzgarıyla, totaliter rejimlerinin doğurduğu kanlı yıkımların şahidi bir “düşünür”ün eseri zira! Broch’un kendi hayat hikâyesi bile kenara koyulabilecek gibi değil. Nihai sorulara mutlak cevaplar arayan kuşaktan biri olarak bunları bilim ve felsefenin sağlayacağını inanmış bir isim. Dahası, inandığı bilim ve felsefe bir önceki yüzyılara göre zirveye çıktığı bir çağda, faşizmi, toplama kamplarını, ölümleri doğurmuştu. Cevap eğer böyle olacaksa, bir yerlerde bir hata yapılmış demekti! Bu kez bu mutlak soru ve nihai cevapları sanata sormuştur Broch. ‘Vergilius’un Ölümü’ bu büyük hesaplaşmanın destansı romanıdır aslında. Bilim, sanat, felsefe, iktidar, hakikat ve erdem cevabını aradığı sorular, nihai sorulardır ve Herman Broch, ömrünün son 17 satini anlatığı Vergilius üzerinden bunları sorgular aynı zamanda “sanat”ı ve sanat üzerinden ölümsüzlüğü sorgular Broch. Aslında Dante’ye kılavuzluk eden Vergilius’un seçilmesi bile çok şey anlatır, Broch’un yapmak istediklerine dair. Muhakak okunması gereken bir başucu kitabı. 40 yılın en önemli çeviri eserlerinden… Çağlayan Çevik.