Bazen sislere gömülen, bazen de tipiyle uğuldayan ova, Palandökenin devasa hayaleti, ağırlaşan toprak, ağaran tepeler, ağaran düzlükler, hastaların iniltisi, Nizamettinin oradan oraya koşuşturan silueti, hayvanlarla peksimetlerini paylaşanlar, henüz ölmüş, amele mangalarının gömmesi için şosenin kıyısına bırakılmış, çarığı, kaputu yağmalanmış, ağızları, gözleri açık kalmış erler; atıştıran kar, tipiye dönen kar, kağnıların ezgisi, moraran ayaklar, bacaklar, günden güne yakınlaşan gökyüzü, beyaz, beyaz, beyazHüsnü Arkanın Uzun Bir Yolculuğun Bittiği Yeri, baytar yüzbaşı olarak katıldığı Sarıkamış Muharebesinde Ruslara esir düşen ve Rusyada geçirdiği uzun yıllardan sonra, doğduğu İstanbula 12 Eylül 1980 darbesini önceleyen günlerde, yaşı yüzü aşkın bir Büyükdede olarak dönen Abdülhalim Beyin hikâyesi. Arkan, dört kuşağı içine alan romanında 12 Eylül 1980 öncesinin gerilimli ortamını ustalıkla yansıtıyor. Daha az göster