Tam Benim Tipim - Simon Garfield
“YILIN EN İYİ KİTAPLARINDAN”- Amazon “Büyüleyici. Gerçek ve mizah arasında mükemel bir denge yakalıyor. Bu kitabı okumak bakışınızı değiştirecek. ” -Time Out Tam Benim Tipim bir font kitabı. Binlerce fontu alt alta sıralayan katalogvari bir kitap değil -öyle olsa muhtemelen bir uluslararası çoksatan olamazdı. Tersine, gerçek öyküler üstüne kurulmuş hayli eğlenceli bir kitap elinizdeki. Gutenberg'in ilk harf kalıbını dökmesinden, Steve Jobs'ın onları bilgisayarımızın font menüsüne doluşturup "modern zaman font salgınını" başlatığı ana, pek çok şaşırtıcı ve hata kimi zaman büyüleyici öykünün kahramanı bu kitapta bahsedilen fontlar. Helvetica neden ve nasıl bütün dünyayı istila eti ya da daha romantik bir deyişle, "şehirlerin parfümü" haline geldi? IKEA'nın fontunu değiştirmesi nasıl oldu da "İsveç kaynaklı en büyük infial" olarak anılacak bir toplumsal tepkiye sebep oldu? Obama’yı Beyaz Saray’a bir font taşımış olabilir mi? Neden 30'ların Art Deco'su Amy Winehouse'a böylesine yakışıyor? Bir fontu, bir ülkeye, bir dine, bir döneme, bir mesleğe ya da bir duyguya has kılan şey tam olarak nedir? Arial'ın dingin kim(liksiz)liğinden, Times New Roman'ın pratik cidiyetinden, Comic Sans'ın rahatsız edici hafifliğinden - ve kulanımını yasaklama kampanyasından- kimler sorumlu? Trajan'ı bütün kötü film posterleri için vazgeçilmez kılan ne? Tüm zamanların en iyi ve en kötü fontları hangileri? Ve tabi, kaçınılmaz soru, seçtiğin font senin hakında ne söylüyor? Tabelalardan menülere, havalimanlarından giysilerinizin etiketlerine, baktığınız her şeyi farklı görmenizi sağlayacak bir kitap Tam Benim Tipim. “Eğer öğle yemeğindeki kaşığın şeklini hatırlıyorsanız, şekli yanlış demektir,” Adrian Frutiger, iyi bir fontun farkedilmez olması yönünde görüşünü paylaşırkenThe Times’tan tüm dünyaya Morison The Times için Times New Roman’ı yaratırken hangi felsefenin işbaşında olduğunu görmek mümkün. Times New Roman, on altıncı yüzyılda Antwerp’teki Plantin-Moretus Dökümhanesi’nin çıkardığı karakterden türemiş bir serif fontu, okunaklılığı ve ekonomik espas kulanımını azamiye çıkartmak üzere uyarlanmıştı. Bu çalışmasını sunduğu toplantılara katılmış olsaydık, yazısının yoğun sütunlarda çok küçük font büyüklüklerinde bile iş görebileceğini açıklayan bir adamı görürdük, dar bi serifti, ama en ufak süslemesi yoktu, kısa üst uzantıları ve alt uzantıları vardı, büyük harfleri içerde kalıyor ve göze batmıyordu. Tarihin en başarılı yazı tasarımlarından biri oldu bu, The Times onu kırk yıl boyunca hiç değiştirmeden kulandı ve dünyanın her yerinde benimsendi. (…) Morison usta bir zanatkâr olmasının yanı sıra, İngiltere’nin önde gelen yazı tarihçilerinden biriydi. Ancak haberlerin hâlâ yavaş yol aldığı bir çağda yaşıyordu. Paul Rener ve Jan Tschichold’un Almanya’daki modernleştirici ve öncü etkileri The Times ofisinin de bulunduğu Printing House Meydanı’nda henüz açıkça hisedilmemişti, ya da belki de politik açıdan uygun bulunmayan İtalyan Fütüristleri ve Rus Konstrüktivistleriyle birlikte dışlanmışlardı. Fakat Avrupa’dan İngiltere’ye yol alan dalgalar çok geçmeden canlandırıcı bir etki yaratacak, asimetrik yazıyla çapraz kesik çizgi gibi şeyler kıyıya vuracaktı. Matbanın babası Gutenberg’se fontun babası Peter Schoefer’dir Gutenberg’in başarıları takdir ede ede bitmez. Sadece matbayı değil yeni yağ bazlı mürekepleri de geliştirdi (daha zayıf olan su bazlı mürekepler metale yapışmıyordu) ve ayrıca ilk kitap piyasası denebilecek şeyi yaratı. Yirmi yardımcısı vardı, bazılarının ticari yeteneği yüksekti, Frankfurt Kitap Fuarı�nın 1454 gibi erken bir örneğinde, basılan 180 İncil daha yayımlanmadan satılmıştı. Gutenberg’in fikir tartışmaları, bilim ve muhalefetin yayılmasındaki rolü matba insane sağduyusu ve insan budalalığının ikisinin birden sözcüsü olmuştu o 1468’de ölürken çoktan hisedilmişti. (Zengin ölmedi, matba araç gerecini başlıca hamisi olan Johanes Fust’a karşı verdiği başarısız bir hukuk mücadelesinden sonra kaybetmişti. ) Ama yazı karakteri hazırlamadaki rolü o kadar net değil, o yüzden kesinlikle başka bir isim daha aynı ölçüde tanınmayı hak ediyor. Peter Schoefer, Sorbone’da kaligrafi okuduktan sonra Mainz’deki Gutenberg’in yanına gitmiş ve o ilk harf kalıbı kesme deneylerinde önemli bir rol oynamıştı, ama yaptığı katkı bugün büyük ölçüde unutulmuş durumda. Gutenberg ile Schoefer’in ilk metinleri elyazması yazılara benziyor, hata onları taklit ediyordu, bunun nedeni kısmen insanların onlara alışmış olması, kısmen de Gutenberg’in bastığı kitapların o kitapların rekabet etiği elyazması kitaplarla aynı piyasa fiyatını elde edebilmesinin tek yolunun bu olduğuna inanmasıydı. Bastıkları o ünlü İncil için kulandıkları yazı karakteri daha sonra Textura olarak tanındı adını o dönemin “yazan elerinden” birinden, rahip katiplerin sevdiği Schwabacher (gotik yazı) adıyla bilinen bir grubun bir üyesinden alıyordu. Çağlayan ÇevikBir Paragraf.