“Balkanlar’in Andersen’i” diye anilan Angel Karaliyçev’den masal gibi bir Istanbul anlatisi… “Bayezid’in yaptirdigi cami. Güvercinlerin camisi; avludaki sicak havayi serinletiyorlar kanatlariyla, yesil dallar arasinda uçarak.” “Geç vakte kadar Fener’de bir kahvehanede oturduk. Türk halk türküleri dinledik; türkü makami hizla yükseliyor, inceliyor ve kayboluyordu semada, minarelerin uçlari gibi.” “Sarayburnu’nda Kemal Atatürk’ün yeni aniti. Bacaklari açik, yumrugunu sikmis ve Anadolu’ya dogru bakiyor. Gözlerinden yildirimlar fiskiriyor. Mert ve kararli bir insan. Yildizi, Yunanlari Sakarya’da ugrattigi bozgunla parladi. Haçi yeniden Ayasofya’nin kubbesine dikmek isteyen Yunanlari süpürüp geçirdi.” Angel Karaliyçev, Imparatorlugun son payitahtini bir Türk gibi hissiyatli, bir Bulgar kadar özlemle geziyor, tarihin dipnotlarinda kalmis hayatlari canlandiriyor. Bu seyahatnameyi okurken, Bulgar yazarin kalemiyle eski Osmanli ile yeni Türkiye arasindaki köprüden geçeceksiniz. Daha az göster