Sırlar Mezarlığı-Arif Akdaş
“Evlâdım sen sırlar mezarlığını bilir misin?.”
“Hayır, Sultanım.”
“O zaman git ara, bul, öyle gel!”
“Tamam Sultanım, emriniz başım üstüne…”
Her şey, rüyadaki bu sözlerle başladı…
Sırlar Mezarlığı nedir, nerdedir, nasıl bulunur, bulununca ne
olacaktır? Akif için bu soruların cevabı yoktur ama büyük bir
merak içindedir. Rüya deyip geçse mi, yoksa Sultanın bir hikmeti
vardır diye düşünse mi, kestirememektedir. Bildiği, hisetiği, bir
şeyler olacağıdır.
Nitekim, Hacı Bayram-ı Veli caminde cuma namazı sonrası,
türbenin önündeki yaşlı bir adama gözlerinin takılıp kalması,
dayanamayıp yanına gitmesi ve onunla tanışması olacak olan her
şeyin başlangıcıdır…
Kendisi söylemeden Akif’in adını bilen yaşlı Aşık Dede, her sözü
ve hareketiyle şaşırtacaktır. “Sen Sırlar Mezarlığı’nı aramıyor
muydun, gel peşimden.” diyen Aşık Dede, Akif’i bir ay boyunca
beklemiştir. Akif’i, Muhabethane dediği kahvehaneye götürür,
oysa Akif, Hacı Bayram-ı Veli cami avlusunda hiç böyle bir yer
görmemiştir. Herkesin göremediği bu muhabethane de, bu
zamanın dışında bir atmosfer, farklı bir hava ve yine bu zamanın
insanlarına benzemeyen insanlar vardır. Ve burada, zaman
durmuş gibidir. Ne sat çalışır, ne cep telefonu. Yine bu ilginç
mekanda tek kapı vardır: Bab-ı Alem kapısı… Geçmiş ve
geleceğe açılan zaman kapısı.
Bundan sonrası için her şey fırtına gibi gelir… Zaman
yolculukları, Evliyalar Konseyi, Türkiye’nin başına gelecekler,
ilk kez duyacağınız geleceğe dair öngörüler, Görünmez Orduların
bütün insanlığı etkileyecek olan savaş hazırlıkları, Sırlar
Mezarlığı.
Bu kitabı okurken soluğunuz tutulacak ve kendinize kolay kolay
gelemeyeceksiniz.