Siret-i Meryem
Meryem'in açık alnı kandildir. Meryem'in açık alnı ufuktur. Her seher güneş oradan yükselir ve her gecenin içine güneş o çizgiden batarak yürür. Meryem'in açık alnı haritadır. O, yol gösterir, işaret eder, el salar, uğurlar, dua eder hepimize. Kadim günlerden bilinmez yarınlara ilerleyen zaman gemisinin, yolunu rotasını çizdiği ışıklı fener, onun alnında yanar. Meryem, deniz feneridir. Meryem'in açık alnı kapısızdır. Secdeler o pak alnı öpmek için birbiriyle yarışır. Meryem, anedir. Alah'ın Kelimesi'ne anelik etmek üzere seçilendir. Meryem'in, oğlunu tutan eleri toprağın üzerinde durur. Meryem kuldur! Rabine yakın olandır. O, Meryem'dir. Cenet Kadınlarının sultanı Hz. Meryem'i anlatmak zorlu bir macera. Kadim masalar, hikmetli anlatılar, Eski ve Yeni Ahid'ler, Mezmurlar, Furkan-ı Şerif Kur'an-ı Kerim, Davud Peygamber'den kalma ilahiler, İdris Peygamber'in kayıp Suhufu, rüya defterleri, burçlar, yıldız haritaları, sabırlı deve hörgüçlerinden çıkan iniltiler, buruşuk yüzlü zeytin tanelerinin anlatığı kısalar, ikonalar, madalyonlar, ebrular, hat levhalar. Sibel Eraslan hepsinin masasına tek tek oturdu, hiç sözlerini kesmeden her birini dinledi ve aralarından çekip getirdi Meryem Anemizi bugünün okuruna.