Sapma - (Medeniyetin Seyrini Değiştiren Keşfin Öyküsü)-Stephen Grenblat
“Her şey görünmez parçacıklardan oluşur. Madenin temel parçacıkları –‘şeylerin tohumları’– ebedidir. Temel parçacıklar sayıca sonsuz ama şekil ve boyut bakımından sonludur. Evrenin bir yaratıcısı veya tasarlayıcısı yoktur. Her şey, bir sapmanın sonucunda meydana gelir. Özgür iradenin kaynağı sapmadır. Doğa durmadan deney yapar. Ruh ölümlüdür. Ölümden sonra hayat yoktur. Tüm örgütlü dinler hurafelerle dolu yanılgılardır. Dinler şaşmaz biçimde zalimdir. Melekler, şeytanlar, hayaletler yoktur. İnsan hayatının en yüksek amacı, hazı artırmak ve acıyı azaltmaktır. Hazın önündeki en büyük engel acı değil, yanılgılardır.” Lucretius’un Evrenin Yapısı adlı, bin yıldan uzun geçmişi olan kadim şirinden bu dizeler, tarihin her dönemi için tehlikeli ve aykırı fikirlerle doludur. Gelgelelim yüzyılardır kayıp elyazmasını 1417 kışında, Almanya’nın güneyindeki ücra bir manastırın tozlu raflarında bulan büyük kitap avcısı Pogio Braciolini, bu keşfiyle Batı medeniyetinin kaderini değiştireceğini ve tarihe yön vereceğini herhalde bilmiyordu. Nitekim başta Kilise olmak üzere tüm yerleşik kurumların ve güç odaklarının baskılarına rağmen kopyalanıp çoğaltılan bu şir, elden ele dolaşarak Galileo, Freud, Darwin ve Einstein’ın bile düşüncelerine yön verecek, hata Thomas Jeferson eliyle Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ne yansıyacaktır. “Batı kültürünün unutulmuş iki kahramanını yıldızlaştıran olağanüstü çekici bir kitap. Dünyanın atomlardan oluştuğunu ve ölümden korkmanın akıl kârı olmadığını savunan Romalı şair Lucretius ile, onun büyük şirini yeniden keşfeden ve modern dünyayı sayısız entelektüel sonuyla karşı karşıya bırakan İtalyan politikacı ve hümanist Pogio Braciolini. Stephen Grenblat bir zafere daha imzasını atıyor.” Prof.Dr. MARY BEARD Cambridge Üniversitesi, Klasik Edebiyat Kürsüsü Tadı damağınızda kalacak lezetli bir tarih kitabı ‘Sapma’. O kadar çok şeyi anlatıyor ki, hepsini tek tek saymak imkânsız. Epikürcü felsefenin önemli isimlerinden Lucretius’un şir kitabı “Evrenin Yapısı”nın Montaigne, Machiaveli, Thomas More, Darwin, Newton hatâ Shakespeare’e olan etkisini anlatıyor aslında. Ama daha öncesinde bu sarsıcı kitabın ortaya çıkmasını sağlayan, Papa XI. Johanes’in özel kâtibi, hümanist yazının icadında büyük pay sahibi, manastırların küflü arşivlerden bulduğu çürümüş parşömenlerdeki Latin klasiklerini temize çeken, hümanist Pogio Braciolini’nin hikâyesini anlatıyor. Onun da öncesinde bizi Rönesans’ın koridorlarında dolaştırıp, Rönesans’ı hazırlayan koşuları, kâtiplerin kimler olduğunu, ilk nasıl doğduklarını, Pogio ile diğer keşiş kâtipler arasındaki farkı anlatıyor. Asıl girişi, bu yazmaların büyük bir yangın sonrası çeşitli yerlere dağıldığı ilk adresten, İskenderiye Kütüphanesi’nden yapıyor. Doğal olarak çok tanrılı/pagan yıları öğreniyoruz öncesinde… Kitabı anlatırkan, sondan başa sardım makarayı. Çünkü Grenblat; Lucretius’un ‘atomcu’ anlayışına uygun olarak, anlatacağı ‘Sapma’yı çekirdeğinden işlemeye başlıyor. Bu çekirdek etrafında şekilendiriyor her şeyi, tıpkı evren gibi. Her bölümde farklı bilgilerin dehlizlerine iniyoruz. Roman niyetine okunacak müthiş bir tarih kitabı, her ne kadar ‘kapağından bunu anlamasak da’.Çağlayan ÇevikBir Paragraf