Sözde Masum Miliyetçilik
Atina’nın havalimanından kente doğru yol alırsanız birçok reklam afişi arasında kimseyi şaşırtmayan ‘Dünyanın en güzel misafirperverliğini sunan Yunanistan’a hoş geldiniz’ tabelasına da rastlarsınız. Turizmi teşvik eden masum bir reklam değil mi? Oysa bu tür ‘masum’ ilanlar, ifadeler, nutuklar, resimler, şirler, heykeler, karikatürler, müzeler, vb. , etrafımızı sarıp sarmalayıp günlük yaşamımızın parçası olunca, ‘biz’ de, milet olarak, hiç fark etmeden mesajın içeriğine uyum sağlıyoruz, bu çevrenin bir parçası oluyoruz… Elinizdeki çalışma miliyetçiliğin pek fark edilmeyen bir yanına ışık tutmak için hazırlandı. Tuğçe Saklıca Rigatos’un Çizginin gücü: 6/7 Eylül olayları ve Türk ve Yunan karikatürleri çalışması hepimizin gülümseyerek seyretiğimiz sevecen karikatürlerin ne tür bir işlev üstlendiklerini gözler önüne seriyor. Herkül Milas Çocuk Kitapları: Beyinler erkenden yıkanmalı! adlı yazısında çocukların küçük yaştan nasıl ‘eğitildiklerini’ ve ‘öteki’ konusunda nasıl önyargılı imajlar edindiklerini gösteriyor. Şerife Çam Türkiye’deki Ana-Yayın Kuşağı Dizilerin Rum ve Yunanlıları başlıklı çalışmasında en masum ve iyi niyetli TV dizilerinde bile, ‘öteki’ söz konusu olduğunda stereotiplerin kaçınılmaz olduğunu kanıtlıyor. İlias Rubanis Yunan kimliği ve kamusal alanda resim: banknotlar adlı çalışmasında Yunanistan’da basılan kâğıt paralar üzerindeki resimlerin öyküsünü anlatıyor. Kerem Öktem Ulus, zaman ve mekân: Türkiye ve Yunanistan’da toponomik politikalar adlı çalışmasında iki ulus devletin mekânların isimlerini değiştirerek nasıl mekânı da milileştirmeye koyulduğunu gösteriyor. İlias Kanelis Yunan DNA’sının kimyasal formülü nedir? Yunanistan’da atletizm ve mili-holiganlık başlığı altında Atina’daki olimpiyat oyunları vesilesiyle ‘biz üstünüz, bizden iyisi yoktur’ anlayışının, ‘ötekiler’ bizi kıskanıyor, düşmanımızdır histerisi ve paranoyası ile birleşince nasıl saçmalıklara varılabileceğini yazıyor. Tanıl Bora ve Emre Gökalp’in Futbolda sıradan miliyetçilik - “İşte böyle böyle Türklüğümüz yok oluyor…” adlı çalışmasında futbol dünyasında ırkçılığın, mili hıncın, miliyetçi söylemin, ötekileştirme eğilimlerinin çok yaygın ve köklü olduğunu görüyoruz. L. Doğan Tılıç Türk Medyasında Yunanistan: Resmi politikaların izdüşümünde “Öteki”likten “Biz”e başlıklı yazısında medyanın hepimizin şüphelendiği rolünü gösteriyor. Hristina Batra Rebetiko’nun seyri: Cematen ulusa adlı çalışmasında ‘rebetlerin’ müziğinin, nasıl zamanla ve siyasi gelişmelerin sonucunda milileştiğini ve mili söylemi besleyen ve yeniden üreten bir müziğe dönüştüğünü anlatıyor. Manolis Vasilakis Bir ‘Kilisenin’ mili söylemi başlıklı yazısında Yunanistan Kilisesinin miliyetçi söylemini eleştiriyor. Arzu Öztürkmen “Folklorla Oynamak:” Yerelik, Miliyetçilik ve Ötekilerimiz başlıklı yazısında Türkiye’de halk oyunları geleneğinin nasıl mili-devletin yaratığı kültürel ortamda ve onun kurumları içinde oluştuğunu gösteriyor.