Araba kumarhanenin önünde durdu, Nizam aceleyle indi arabadan, koşar adımlarla kumarhaneye girdi,
piyano sesi yoktu, köşk sesizdi, yandaki salona yürüdü, piyanonun kapağı kapatılmıştı, gözleriyle
salonu taradı, Anya pencerenin yanındaydı, sigara içiyordu.
Nizam’ın kendisine doğru yürüdüğünü gördüğünde, yüzünde ilk kez bir şaşkınlık izi gördü Nizam.
Gidip kadının karşısında durdu: - Adınız ne? - Neden soruyorsunuz?
- Çünkü kimse yoken, sabahın aydınlığında ikimiz burada yalnızken adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum.
- Bunun için mi geldiniz?
- Evet Anya, bunun için geldim. - Adımı öğrenmişsiniz.
- Öğrendim. Ama sizin de bana adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum. Adınız ne Anya?
Anya, Nizam’ın yüzüne, gözlerine baktı ve orada daha önce hiç kimsenin görmediğini, göremediğini, bir
deliliğin kendini yakarak yok edişinin parlayışını gördü. Bundan korkmadı, bir başkası korkabilirdi ama o bundan
korkmadı, aksine ilk kez bakışlarındaki boşlukta neşeye benzer bir pırıltı belirdi.
- Delisiniz. - Evet Anya. Adınız ne?
Anya, sigarasından bir nefes çekti, tavana doğru üfledi, bakışlarını Nizam’a çevirdi, uzun uzun baktı,
yavaşça, neredeyse şefkatle konuştu. -Adım Anya.