Mektuplar 1957-208 / Batı Kültürü Önünde Hiçbir Saplantım Yok
Bu kitapta bir yazarla bir çizerin mektupları yer alıyor. Başka bir deyişle bu kitap iki yazar-çizerin kitabı. Yazarın, resme olan düşkünlüğü kadar, çizer de yazına düşkün. Her ikisi de, ilk gençlik yılarından beri kitap hastası, kitap kurdu. Daha ilk tanışmalarından itibaren (İstanbul 195) sanatla ve yazınla olan ilgileri benzerlik göstermiş, aynı kitapları okuyup aynı soruları sormuşlar. Bugün, yarım yüzyıl sonra, benzemezliklerinde bile birbirlerinin benzeri olup çıkmışlar. Bakın Yüksel Arslan 196’da ne yazmış? Sevgili Edgü=Arslan, Geçen gün (13.05.96) Galeri’de çok korktum. Bu ünlü otoskopi hotoskopi olgusuna maruz kalacağımı beklemiyordum. Michêele ve Selçuk’la konuşurken, bir an, salonun dibinde, 7-8 metre ötemde, birini gördüm ve kendi kendime dedim ki: “Bu benim.” Kendime doğru yaklaşırken, 3-4 metre kala, gördüm ki bu sendin. İnanılır gibi değil, ama gerçek! Şimdi düşünüyorum da, ne kendim ne sen! 10 yıldır karşılaşmak ve tanımak için çalıştığım İNSANOĞLU’nun kendisiydi bu!” Ülkemizde pek sık karşılaşılmayan (sözcüğü her ikisi de sevmese de) entelektüel bir dostluğu yansıtıyor bu mektupların her sözcüğü. Dile oynamayı seven, kendilerine özgü bir humor anlayışı olan, birçok ünlü, ünsüz; yaşayan, ölmüş sanatçı, yazardan sözeden; yüzyılar hata binyılaröncesinin sanatına, düşünürlerine gönderide bulunan, tabi sürekli birbirleriyle ve kendileriyle dalga geçmekten de bıkmayan bu iki dostun “mektup-metinler”ni yazınsal birer metin olarak okumak belki de en doğru yöntem. Yüksel Arslan’ın tüm mektupları, okunaklı el yazısıyla yazılmış ve hemen tümü resimli. Bu görsel nitelikleri dolayısıyla kitapta bunlardan bazılarına yer verdik. Türk edebiyatında 1950 kuşağının önemli öykücülerinden Ferit Edgü ile Türk resminin nev-i şahsına münhasır imzalarından Yüksel Arslan’ın mektuplarının bir araya geldiği bir kitap bu. Bir yazardan çizere, belki de iki çizerden iki yazara karşılıklı mektuplaşmalar kitabı. Öyle ki artık askerde bile insanların birbirine mektup yazmadığı günümüzde her yönden etkileyici mektuplar bunlar. Geçtiğimiz sene, yılar sonra Türkiye’ye gelen ve retrospektif sergi açan Yüksel Arslan’ın desenlerinin de yer aldığı kitapta, Edgü ve Arslan’ın okuma serüvenlerine de tanıklık ediyorsunuz aslında. Paris - İstanbul arası gidip gelen mektuplarda edebiyat geçit töreni yer alıyor adeta. Artık ölmüş isimlerin eserlerine göndermeler olduğu kadar tavsiyeler, dostluklarına dayanılarak dile getirilen sıkıntılar yer alıyor. İkilinin birbirine kahkahalarla haber verdikleri bir dost ölümü ise nasıl bir humora sahip olduklarını ve aralarındaki derin bağı gösteriyor. Vedaları bile aslında birçok şeyin göstergesi. “Mîrim, Pîrim, ehl-i dilim ve yabanıl Arslan’ım” diye seslenen Edgü’ye Arslan, “Edgü’leri öpen” diye cevap verirken son zamanlarda okuyabileceğiniz en olağanüstü mektuplara imza atıyorlar.Çağlayan ÇevikBir Paragraf