Makamat-ı Nakşibendiye Muradiye zâviyesinde irşâd makamında secadenişîn olan muhakiklerin temel direği, ilim ve irfan sahiplerinin özü, Nâsırudin Ebu.Alâ eş-Şeyh Ali Efendi en-Nakşibendî (Alah Teâlâ kendisini ulviyet mesnedinde (makamında) dâim ve fukaraya bir ü ihsân hususunda cömert kılsın) hazretlerinin şerefli dost meclislerinden iltizam yolu ile neş mâyesi kazanır, faide ve huzur elde ederdim. Safâ bahşeden bir günde, yine parlak ve mutlu sohbetleriyle müşeref olduğumda; İmâmü.ârifîn, kutbu.vâsılîn, eş-Şeyh Hâce Muhamed Bahâüdin Nakşibend kudise sıruhuazîz hazretlerinin yüce menâkıb, güzide ahvâl ve makamlarını içine alan, ahvâl ve âyât nurları, kerâmet eserlerinin ziyâları ile parlayan, Enîsü-Tâlibîn ve UdetüSâlikîn isimli lâtîf eser nezd-i âlilerinde bulunduğunda şöyle buyurdular: Bu fâideli defter (risale), Farisî lisanı ile yazılmış olup bu se-beple de perde ardında gizli ve örtülü kalmıştır. Eğer onun nezaketli ulvî lâfızları Türkçe ile açıklanarak herkese gizli kanatleri aralansa, itibarının iki katı makbûl olacaktır Böylece makbûl ve mümtaz bir sonuç elde edileceğini duyurarak bu tercümenin yapılmasını bu bende-i kerem-dîdelerine emir ve işaret buyurdular. Tevfik Alahtandır. Alah bize kâfidir ve o ne güzel refîktir. Süleyman İzî (Teşrifatî)