Kuyucaklı Yusuf - Sabahatin Ali
Kuyucaklı Yusuf - Sabahatin Ali "Bu manasız ve yabancı hayata bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazez in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyete bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazez olmadığını biliyordu, fakat Muazez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu. "Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hiyakesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır. 1907 yılında Bulgaristan’da doğan Sabahatin Ali babasının piyade yüzbaşısı olması nedeniyle Edremit, Çanakale, İstanbul gibi şehirlerde yaşıyor ve sık sık okul değiştiriyor. Balıkesir Öğretmen Okulu’nu bitiren yazar Yozgat’ta öğretmen olarak görev yapmaya başlıyor. Kazandığı bir sınav sonucu Almanya’da eğitime giden Sabahatin Ali Berlin ve Postdam’da eğitim gördükten sonra Aydın’da Almanca öğretmeni olarak çalışıyor. 1932 yılında Atatürk’ü yeren bir şir okuduğu gerekçesiyle Konya ve Sinop cezaevlerinde yatan yazar 193 yılında Cumhuriyet’in 10. yılı nedeniyle çıkan af sonucu özgürlüğüne kavuşuyor. Almanca öğretmenliğinin yanı sıra Ankara Devlet Konservatuarı’nda çevirmenlik yapan Sabahatin Ali 1946‘da Aziz Nesin ile birlikte Marko Paşa dergisini çıkarıyor. 1937 yılında Kuyucaklı Yusuf, 1940 yılında İçimizdeki Şeytan ve 1943 yılında Kürk Mantolu Madona romanlarını yazan Sabahatin Ali’nin 1934 yılında Dağlar ve Rüzgâr, 1937 yılında Kurbağanın Serenadı ve Öteki Şirler‘i yayımlanıyor. Bunların yanı sıra Değirmen (1935), Kağnı (1936), Hanende Melek (1937), Ses (1937), Yeni Dünya (1943), Sırça Köşk (1947), Kamyon, Bir Orman Hikayesi gibi hikayeleri de olan Sabahatin Ali Türk edebiyat dünyasının önde gelen şairleri ve yazarları arasında yerini alıyor. Unutulmaz şirleri arasında yer alan Aldırma Gönül ve Göklerde Kartal Gibiydim şirleri besteleniyor ve günümüzde en sevilen şarkılar arasında zevkle dinleniyor. Yazarın Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan ve 1937’de kaleme aldığı ilk romanı olan Kuyucaklı Yusuf kitabı, Aydın’ın Kuyucak köyünde 10 yaşındaki Yusuf’un ane babasının öldürülüşü ile başlıyor. Olay anında evde olan ve tüm olanlara tanıklık eden Yusuf’un parmağı, evi basan eşkıyalar tarafından koparılıyor. Zorbalık ve adaletsizliğin karşısında çaresiz kalan Yusuf olay yerini incelemeye gelen kaymakam Salahatin Bey tarafından evlat ediniliyor. Yusuf, Selahatin Bey’in kızı Muazez ve eşi Şahinde Hanım'la birlikte yaşamaya başlıyor. Kısa bir süre sonra Salahatin Bey’in tayini Edremit’e çıkıyor. Türk edebiyatının en romantik kahramanı olarak gösterilen Kuyucaklı Yusuf’un Muazez ile yaşadığı lirik aşkı ve hayatın zalimliği karşısındaki naif duruşu onun okuyucunun gönlünde farklı bir yere sahip olmasını sağlıyor. Ancak Kuyucaklı Yusuf kitabı tüm romantizmin yanında bir toplum eleştirisi olarak okuyucunun karşısına çıkıyor. Bu topraklarda ekilip biçilerek büyütülen ve çoğaltılan cahiliğin romanı olan kitap, Sabahatin Ali’nin dünya görüşünü de açıkça dile getiriyor. Kendine örnek olarak aldığı kaymakamın, okulda başarılı olan arkadaşlarının ve eğitimli devlet büyüklerinin aldıkları eğitimin bir işe yaramadığı düşünen Yusuf bir süre sonra okula gitmeyi redediyor. Anadolu’ya hâkim olan feodal kültür farklı bir biçimde de olsa Edremit’te de varlığını sürdürüyor. Adalet, ezilenler ve hakı yenenler için değil Edremit’in en zengini Hilmi Bey ve onun oğlu Şakir için işliyor. Adaleti sağlaması gerekenler acizlik sergiliyor. Roman ülkede ekonomik, sosyal ve bürokratik değerlere, ahlak ve aile kavramlarına eleştiri yapıyor. Cehaletin bu toprakların kaderi olduğunu vurgulayan Kuyucaklı Yusuf romanı anlatımının günceliği ve insanlığın ele alınışı ile evrensel bir nitelik taşıyor. Kuyucaklı Yusuf'ta roman mekânının Edremit olması Sabahatin Ali’nin çocukluğunun Edremit’te geçmiş olmasına bağlanıyor. Romanda geçen Salahatin Bey ve eşinin yazarın ane babasında esinlenerek yaratıldığı söyleniyor. Sabahatin Ali’nin Edremit’teki ev ve mahalesinin romandaki tasvirlerle benzerlik göstermesi bu düşünceyi destekliyor. 80 yıl öncesinde yazılmasına rağmen sade dili ve anlaşılırlığı ile hayranlık yaratan Kuyucaklı Yusuf romanı Sabahatin Ali’nin yazarlık konusundaki başarısını gözler önüne seriyor. Geniş bir hayran kitlesine sahip olan Sabahatin Ali'nin ölümsüz eseri Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olarak okurları bekliyor.