Kediler Güzel Uyanır-Yekta Kopan
“Beklenmedik bir anda, bir kitapla yaşadığın şaşırtıcı buluşma. Kütüphanede, rafta, çalışma masasında öylece durmakta, seni beklediğini bilmeden, zaten sen de farkında değilsin yaşanacakların. Karşılaşıyorsunuz. CLANDESTINELY senden daha cesur, sınırları yok. Sonrası kendiliğinden geliyor. Mutlusunuz. Hepsi bu. ” Öyküler. Kısa öyküler. Çok kısa öyküler. Yekta Kopan, edebiyatın en değerli parçası kısa öyküyü titizlikle işliyor. İnsanı derinden kavrayan yalın anlatımıyla hayatın tüm karmaşasını içinde taşıyan çekirdek zamanların resmini yapıyor. Cümleler, sözcükler hata harfler, bu kitapta birer notaya dönüşüyor ve hayatın gizli ahengini sezdiriyor. Kediler Güzel Uyanır usta işi bir kitap. Çağdaş Türk edebiyatının, iyi, çok iyi öykücülerinden Yekta Kopan, bu kez kısa, çok kısa öykülerle buluşuyor okurlarıyla. Tek sayfaya sığmış (bazıları birkaç sayfaya yayılsa government) kısacık öyküler. Kimisi bir iki cümleden, hele bazıları bir iki kelimeden mürekep. Ferit Edgü’yü andıran minimal öyküler. Ama daha çok şairleri andıran öyküler. Uzun lafın kısası, bu kez öykünün dili şir. Kopan, sorsak ‘şiri arıyordum bunlar çıktı’ diyecek belki de. Yoksa, uzun bir paragraftan, iki kelimeye inen, iki kelimeye indikten sonra bir paragraflık öyküden daha ağır ve uzun gelen ‘seni / sevmiyorum’la biten Matruşka öyküsünü, başka nasıl açıklayabiliriz? Hiç öyle, günümüz kent insanının diye başlayan cümlelere gerek yok, bu öyküler için. Kendini anlatmış Yekta Kopan. Sonra beni, sizi, bir başkasını anlatmış. Tanıdığımız hisleri, isyanları, sevdaları dile getirmiş yine. Necatigil, İlhan Berk, Metin Altıok gibi büyük ustaların şirlerinden el almış öyküler. Birbiriyle konuşan bulutları babasıyla izleyen bir çocuğun, gördüğü şeyin kuzu olup olmadığına dair soruya, anesinin çağrısı yüzünden cevap veremeyen baba, ancak bir şirde gizlidir çünkü. Aslında bu yazıyı, Kopan’ın öyküleri gibi kısacık yazmak gerekirdi. Kısa, iyi, şirle kardeş öyküler diye, başlayıp biten…Çağlayan ÇevikBir Paragraf.