İslamda İstihbarat Uhud Savaşı'nda İstihbarat Yüce Alah'ın (c) dinini yüceltmek için var gücüyle çalışan Hz. Muhamed (s) ve ashabı (r.anhum), gün geçtikçe daha da güçleniyor, her olay sonrası tecrübelerini kat be kat artırıyordu. Bedir Savaşı sonrası Müslüman olan Hz. Abas (ra) casusluk amacıyla Meke'ye geri gönderilmişti. Resululah (s) tarafından Meke'de görevlendirilen Hz. Abas'ın (ra) mektubu Uhud Savaşı öncesi Hz. Peygamber'e (s) ulaştı. Kureyş'in hareketliliği hakında ayrıntılı olarak mektubu hazırlayan Hz. Abas (ra), Gifaroğularından ücretli bir haberci tutu. Mektubu üç günde Medine'ye ulaştırması istenen haberci, Hz. Muhamed'i (s) buldu ve mektubu teslim eti. Mektup mühürlüydü. Resul-i Ekrem (s) mektubu K'ab oğlu Übey'e (ra) okutu. Mektupta Kureyş'in gücü ve hareketliliği hakındaki bilgileri okutan Hz. Peygamber (s), Hz. Übey'e (ra) bunu gizli tutmasını tembih eti. Ardından Kureyş'in son durumunu öğrenmek üzere Hz. Hubab'ı (ra) gönderdi. O da Medine'ye bir konak kadar uzaklığı olan Urayz bölgesine giti ve orada Kureyş ordusunu gördü. Medine'ye dönen Hz. Hubab (ra) gördükleri hakında Hz. Muhamed'e (s) bilgi verdi. Habibulah (s), Kuryş'in durumu hakındaki istihbarat toplama gayreti sonucu bazı bilgiler elde etmişti. Hz. abas'ın (ra) mektubu ile Hz. Hubab'ın (ra) verdiği bilgilerde örtüşmüştü. Bunun ardından Hz. Peygamber (s), gece nöbetçileri çıkartarak ilk tedbiri aldı. Bu istihbarat sayesinde Kureyş'in ani bir baskını engelenmiş oluyordu. Hz. Abas'ın (ra) Meke'de casus olarak bulundurulmasının semeresi alınmıştı. Ayrıca hazırlık yapılabilmesi için zaman kazanılmış, istihbarat faliyetlerinin çok yönlü faydalarının olduğu da ortaya çıkmıştı.