Aydınlar
Saint-Simona göre, "aydınların dokuncası"nı, gerçekten belirtmek için, Fransız toplumunun kaymak tabakası ve ulusal kitlenin ruhu fizikçiler, kimyacılar, ruhbilimciler, matematikçiler, ozanlar, müzikçiler, yazarlar vb. içinden birçok çatık kaşlı ulusçu, yersiz düzeltimci, başarılı toplumca ya da zehir gibi sözavcısı çıktığını göz önünde bulundurmalıdır. Daha başkaları arasında Scenes et doctrines du nationalisme (Ulusçuluğun Öğretileri ve Tartışmaları) de, aydını, "toplumun kendi mantığına dayanması gerektiğine, inanan, ve onun, gerçekte ön zorunluluklara dayandığını ve belki bireysel akla yabancı olduğunu bilmeyen birey" olarak tanımlayan Baresi analım. Edouard Breth, "aydınların önemli yer tutuğu bir yönetim biçiminden daha kokuşmuş bir yönetim biçimi olamayacağını" kesinlikle savlamaktadır: Les mefatis des intelectueles (Aydınların Kötülüğü)de, "kendilerini en iyi insancı, barışçı ve usçu tanıtan, bir tür kast oluşturan aydınlar, eskilerin, ve ulusçu düşüncesini, çağdaş kente, işçilere özgü değerler olarak benimsetmeğe çalışırlar. " diyor. Robert Locoste, 1957de eski Cezeyir savaşçılarının karşısında, 1957 Temuzunda: "Son günlerde, Cezayirde 20 kişinin ölümüne, 50 kişinin yaralanmasına neden olan terörizmin yeniden ortaya çıkmasından sorumlu olanlar, işkenecelere karşı kampanya açan kafa ve gönül göstericileridir. Onları aşağılayınız. " demekten çekinmemiştir. Eşitleri arasında birinci (primus inter pares) Jean Cocteau, sosyalist Bakana karşı beklenmedik bir çıkış yapıyor:
Soru: Dünyada en aşağı gördüğünüz şey nedir? Jean Cocteau - Aydınlar. (Arka Kapak).